Ülkenin gündemi; sağlıklı yargılama olmadığı, uzun süreli tutukluluğun mağduriyete yol açtığı, yargılananlara haksızlık yapıldığı konularıyla çalkalanıyor.
Özel yetkili mahkemelerin kararlarına karşı, kamuoyunda rahatsızlık, güvensizlik uzun süredir vardı; şimdi bu biraz daha netleşti.
Bu noktada, mağduriyetlerin giderilmesi için yeniden yargılama ile ilgili çözüm önerileri de tartışılmaya başlandı.
Bu haftaki yazımda; Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu?nun önerilerinden farklı olan, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ile İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal?ın görüşlerinden bahsedeceğim.
FEYZİOĞLU?NUN ÖNERİLERİ
Başkan Feyzioğlu?nun önerileri, gerek siyasi çevrelerde, gerekse hukukçular ve yazarlar arasında tartışılıyor. Şöyle diyor Feyzioğlu:
- Özel yetkili (Terörle mücadele konusunda) mahkemeler kaldırılsın.
- Yargıtay, özel yetkili mahkemelerce verilmiş kararları bozsun.
- Yine aynı mahkemelerin 2012 Temmuz ayından sonra verdiği hükümler konusunda yeniden yargılama yapılsın.
- Bu mahkemelerde devam eden davalar, genel görevli mahkemelere aktarılsın.
- Savcılara bağlı adli kolluk teşkilatı kurulsun.
Bu konuyu irdelemek için öncelikle Feyzioğlu?nu anlamak, sonra da farklı görüşlere bakmak gerekir.
Özel yetkili mahkemelerdeki kararların bozulması için yasama organı devreye girecek yeni yasa çıkaracaktır.
Hukukumuzda, kural olarak görevsiz mahkemenin yaptığı işlemler geçerlidir Bu geçerliliği bertaraf etmek için görevsizlik kararı ile bozulan mahkemelerin yaptığı işlemlerin, kararların, Yargıtay tarafından görevsizlik nedeniyle bozulması için ?özel? kanun çıkarılmasını istiyor.
Yani ?Balyoz? gibi kesinleşmiş davalarda Feyzioğlu, yine ?yasama? erkinin devreye girerek bu kesinleşmiş dosyalarda yeniden yargılama yapılması için emredici bir kanun çıkarılmasını istediğini belirtiyor.
KANADOĞLU?NUN FORMÜLÜ
Kanadoğlu?na göre ise yasama organını devreye sokmadan farklı bir yolla CMK 310. Madde ile yeniden yargılama yapılabilecektir. Bu daha kısa ve pratik bir yoldur.
?Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı?nın, her zaman kesinleşmiş ceza davalarının hükümlerinin sanık lehine bozulması için Yargıtay?a başvuru yapabileceğini? ifade etmektedir.
Bu madde uygulandığında, kesinleşen tüm davalar Ceza Genel Kurulu?nda görüşülebilir ve bozulabilir.
Görüldüğü gibi burada her şey Yargıtay Başsavcısı?nın bu yetkisini kullanıp kullanmamasına bağlı.
Kanadoğlu, verilen kararlardan kamu vicdanının rahatsız olduğunu belirterek Savcı?nın bundan dolayısı söz konusu yetkisini kullanabileceğini öngörüyor.
Hatta bizzat Başbakan tarafından yargı kararlarının eleştirildiğini de düşündüğümüzde, Kanadoğlu?nun önerisi ?uygulanabilir? görünmekte.
Mahmut Esat Bozkurt?un bir zamanlar Atatürk?e aktardığı,
?...Öyle zaman olur ki, Cumhuriyeti korumak için Başbakan?dan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı?dır? sözleri, savcılık kurumunun önemini vurgulamaktadır.
Bu kaos ortamının düzelmesi, toplumda huzur ve güven ortamının sağlanması için, öncelikle Cumhuriyet Savcısı görevlerine sahip çıkmalı ve yeni bir yargılamanın yolunu açmalıdır.
KOCASAKAL NE DİYOR?
Feyzioğlu ve Kanadoğlu?nun ortaya koyduğu görüşler böyleyken, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal olayı farklı bir perspektiften ele alıyor. ?Türkiye?nin AKP?yi de Cemaat?i de hak etmediğini? ifade eden Kocasakal şunları vurguluyor: ?Yargı değil, ülke yeniden kurulmalı.
Yargılamanın yenilenmesi değil, Türkiye`nin yenilenmesi gerekir. Ancak hukuku içselleştiren, Cumhuriyet?le kavgası olmayan, demokrasiyle kavgası olmayan bir iktidar ancak bunları çözebilir. Çünkü Türkiye`nin yapısal sorunları var. Yani Türkiye`nin kimyasıyla kodlarıyla oynandı.
Genleriyle, genetiğiyle oynandı. Yurtsever bir yapı, milli yurtsever bir iktidar bunları çözebilir. Yoksa öbürleri çözüm olmaz. Muhalefet, hiçbir biçimde hükümetin bu konuda atacağı hiçbir adıma destek olmamalı. Meşrulaştırmamalı. Çünkü şu andaki köşeye sıkışmış olan, bunalmış olan siyasi iktidar bir çıkış yolu çözüm yolu arıyor. Bu çıkış yolu kendilerine verilmemeli??
Kocasakal, olayın sadece Ergenekon ve Balyoz davalarına indirgenemeyeceğini, şimdiye kadar pek çok hukuksuzluk yaşandığını, Gezi Parkı olaylarının da unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor.
Kocasakal konuyu böyle değerlendiriyor.
Tabii İstanbul Barosu Başkanı?nı da haklı bulmamak elde değil. Son yıllarda ülkenin tüm temel taşları ile oynayan, soruşturmalara müdahale eden iktidar partisinin uzlaşmaya sıcak bakmasını, ?sorumluluktan kurtulmaya yönelik kaçış? olarak değerlendiriyoruz.
ADİL YARGILAMA MÜMKÜN MÜ?
Bizce de Kocasakal?ın endişeleri yerindedir. Gerçekten yeniden yargılama yapılsa bile, mevcut düzende, iktidar partisi yargıyı her zaman etkileyeceğinden sağlıklı bir yargılama olamayacağı fikrini çıkarıyoruz. Gerçeklerin araştırılamayacağı görüşüne hak veriyoruz. Adaletin pazara çıkarılması kaygılarını taşıyoruz.
Üstelik son zamanlarda tayin ve atamaların hızına da yetişemez olduk. Bu koşullarda sağlıklı yargılama nasıl yapılır?...
Ortak görüş, ?Dosyaların çok kapsamlı olması, delillerin gereği gibi değerlendirilememesi, yargılamaların adil olmadığı, özgürlüklerin yasaya aykırı olarak kısıtlandığı,insanların mağdur edildiği?dir?
Çözüm, ?Yargılanmanın yenilenmesi?dir.
Sorulması gereken kritik soru da şudur: ?AKP baştayken yeniden yapılacak yargılama sağlıklı olacak mıdır??
Atatürk?ün kurduğu yüce Meclis?in komisyonunda, HSYK görüşmeleri olurken, AKP Tokat Milletvekili Zayit Aslan?ın, Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu?na attığı uçan tekmesini de görünce, endişelerimizin ne kadar yerinde olduğu ortadadır.
Önümüzdeki günlerde yargı konusunda daha çok gelişmeler olacak ve köprülerin altından daha çok su akacaktır. Yeni gelişmeleri bekliyoruz.
Artık acilen dürüst ve temiz siyasetin egemen olduğu, yürütme, yasama ve yargının sadece kendi görevlerini yerine getirdiği, birbirlerine müdahale etmediği, demokratik bir Türkiye istiyoruz?