MUSUL`DAN GÖÇ
Musul`u ele geçirdikten sonra kentte gövde gösterisi yapan IŞİD militanları büyük bir korku saldı. Bunun üzerine Musul`dan sayıları yüzbinlere ulaşan bir göç dalgası yaşandı. Musullular zaten güvenli olmayan kentten kaçarak akın akın Kürt bölgesel yönetimi kontrolündeki Erbil ve Duhok`a yerleşmeye başladı. Bu göç sırasında gözümüzle gördüğümüz bir insanlık dramı yaşanıyordu. İnsanlar bulabildikleri kadar eşyayı alarak yollara dökülmüş, neredeyse 45 dereceyi aşan sıcaklarda Kürt bölgesine gelmişti. Musul`a 15 kilometre mesafede kontrolleri yapılan Musullular ikamet izni verilerek Kürt bölgelerine alınmıştı.
IŞİD İLERLEMEYE DEVAM EDİYOR
Musul`da denetimi ele alan IŞİD militanları ise bir İslam devleti kurma iddiasıyla Irak`ın içlerine doğru ilerlemeye devam etti. Yaptıkları açıklamada asıl hedefin Bağdat, daha sonra Şiilerin yaşadığı Kerbela, Necef gibi Irak`ın güney kesimleri olduğunu açıklayan IŞİD tüm dünyayı alarma geçirdi. Aslında IŞİD`in hamleleri Ortadoğu`da güç dengelerini de bir anda tersine çevirdi. Uzun zamandan beri ihtilaflı olan Bağdat yönetimi, İran, Irak Kürdistan yönetimi, Türkiye, PKK, Suriye`deki PYD ve bir çok karşıt uçlardaki güç dengeleri IŞİD`e karşı istemeden de olsa aynı saflarda yer almak zorunda kaldı. İran`ın bölgeye askeri güç gönderdiği iddia edilirken, Türkiye zaten otomatik olarak bu olayın bir tarafı haline geldi. Uzun zamandan beri aralarında ihtilaf olan Irak Başbakanı Maliki ve Barzani arasında da IŞİD`e karşı güçbirliği mesajları verildi. Sonuçta IŞİD bölgedeki bir çok karşıt güç dengesini bir noktada buluşturup ittifak yapmaya mecbur bıraktırdı. IŞİD`in son açıklamasında Bağdat`tan sonra rotayı Kuveyt`e çevireceğini açıklaması Batı ülkelerini de bu meselenin tarafı haline getirmeye yetti. Zira Irak`ın ortalarında ilerleyen ve bazı petrol bölgelerini ele geçiren IŞİD 2.4 milyar dolarlık bir servetin sahibi olmuştu. Kuveyt`e ilerlemeleri ise ciddi bir petrol krizine yol açabilirdi. Zaten petrol krizi Irak`ta çok net bir şekilde ortaya çıkmaya başladı bile. Erbil`de IŞİD`den sonra petrol fiyatları yükseldi ve Kürt yönetimi Türkiye`den benzin almak istedi.
IŞİD`İN BAĞDAT HEDEFİ
IŞİD`in Bağdat`a ilerleme hedefini açıklamasının ardından Maliki Kerkük`te bulunan 2 tugay askerini geri çağırdı. Bu askerler başkentin güvenliğini sağlamak üzere Bağdat`a giderken, Kürt peşmergeleri Kerkük`ü savunmak üzere harekete geçti. Barzani`nin talimatı ile peşmerge özel kuvvetlerinden oluşan 2 Tugay Kerkük`e yerleşti. Kerkük`ün dış güvenliğini alan peşmergeler, Irak ordusunun boşalttığı mevziler ve binalara yerleşerek, burada kalıcı olduklarını gösterdi. Zaten Barzani ve Maliki yönetimi arasında da peşmergenin Kerkük`te kalıcı olması konusunda bir anlaşma imzalandı. Peşmerge Kerkük`e yerleşip şehrin kontrolünü ele alırken, IŞİD ise Bakuba, Tikrit, Selahaddin gibi sünni kentleri ele geçirdi. IŞİD`in en önemli hedeflerinden biri de Ebu Greyb`di. Ebu Greyb`i ele geçirmek Bağdat ve Babil şehirleri arasında bağı koparıp örgütün başkente girmesini kolaylaştıracaktı. Ancak bölgedeki uzmanlar Bağdat`ın IŞİD için kolay bir hedef olmayacağını savunuyor. Çünkü Bağdat`ta çok güçlü bir Şii nüfus var. IŞİD`in Irak`ın güneyine ilerlemesi o bölgede yaşayan Şiiler üzerinde büyük bir katliam yapması anlamına geliyor. Yani Bağdat`ı ele geçirmek Şii bölgelerine ilerlemenin en önemli yolu. Bu nedenle Şiilerin Bağdat`ı savunmak için her yolu deneyip IŞİD`e teslim etmemesi bekleniyor. Zaten Irak`taki Şiilerin ruhani lideri Ayetullah Ali Sistani de IŞİD`e karşı tüm şiileri cihada çağırdı. Sonuç olarak Bağdat IŞİD için uzak ve kolay olmayan bir hedef. Çünkü Irak merkezi hükümeti de Kerkük, Selahaddin ve Samara`daki tüm güçlerini Bağdat çevresine çekmiş durumda.
IŞİD İLE MÜCADELE`NİN YOLU KÜRTLERLE İTTİFAK
Bugün bölgedeki uzmanların da üzerinde anlaştığı tek görüş IŞİD ile mücadelenin tek yolunun Kürtlerle ittifak olduğudur. Zira Suriye`nin kuzeyinde bulunan Kürt özerk yönetiminin silahlı gücü YPG ve Irak`ın kuzeyindeki peşmerge güçleri bugüne kadar IŞİD`in karşısında yenilmemiş tek güç olarak bulunuyor. Suriye`de Kürt yerleşim yerlerine sık sık saldırılar düzenleyen IŞİD, bölgedeki Kürt silahlı güçlerinin yoğun direnişi ile karşılaştı ve başarısız oldu. Binlerce militanını Kürtlerle savaşırken kaybeden IŞİD, Suriye`de kurulan Rojava kantonlarında hiç bir zaman başarıya ulaşamadı. Buna benzer olarak Irak`ta da Kürt birliklerine küçük çaplı saldırılar düzenleyen örgüt, yine peşmergeler tarafından yenilgiye uğratıldı. Bu noktada dikkat çekici bir husus ise Suriye ve Irak Kürtlerinin geçmiş ihtilafları bir kenara bırakarak IŞİD konusunda güçbirliği yapmasıdır. Suriye - Irak sınırında peşmerge ve YPG güçleri IŞİD`e karşı bazı yerlerde aynı saflarda çarpıştı ve başarılı da oldular. Zaten olayların başladığı günden beri peşmerge güçleri Musul, Kerkük ve Kürt bölgesi sınırında adeta kırmızı alarm durumunda. Peşmerge`nin en seçkin birlikleri olan `Zerevani` güçlerinin tamamı Musul ve Kerkük sınırlarına kaydırıldı. Zaten IŞİD`in mümkün mertebe bölgedeki Kürtlerle karşı karşıya gelmemeye çalışması da bunun önemli örneklerinden biri.
BARZANİ`DEN SİYASİ ÇÖZÜM ÇAĞRISI
Irak`taki IŞİD krizi devam ederken Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani çok çarpıcı bir açıklama yaptı. Barzani Irak`ın kötü koşullardan kurtulmasının tek yolunun siyasi çözüm olduğunu, askeri yöntemlerin etkili olamayacağını açıkladı. Bu açıklama başlarda Barzani`nin IŞİD`e siyasi zemine çekmeye çalıştığı olarak yorumlandı. Ancak Barzani`nin söylediği tabii ki bu değildi. Barzani IŞİD`i var eden sebeplerin ortadan kaldırılmasını istemişti. Yani Irak`ta bulunan sünni kesimlerin siyaset arenasında daha etkin olmalarından söz etmişti. Sünni arapların siyasette etkin olmamasından dolayı silahlı bir güce destek verdiğini savunan Barzani, `Maliki`yi bu konuda uyardık` demişti. Sonuç olarak IŞİD dünyanın yeni başbelası olarak önümüzdeki günlerde de gündemimizi işgal edeceğe benziyor. Çünkü önemli petrol alanlarını ele geçiren ve 2.4 milyar dolarlık serveti ile istediği kadar silah alım gücüne sahip olan IŞİD dünya ülkeleri için büyük bir tehdit unsuru. Irak`ın ortasında ilerleyerek Suriye`ye kadar uzanan bir bölgede İslam devleti kurma hedefinde olan ve bunun için tüm vahşi yöntemleri kullanan örgüt, ilerisi için bölge ülkelerini de tehdit edecek duruma gelecek. Sayıları az olmasına rağmen dünyaya bu kadar korku salan bir örgütün ileride devlet olma ihtimali bile tehlikenin ne kadar büyük olduğunun en açık göstergesidir. Bu arada IŞİD`in hedef sahasındaki ülkelerde yönetimlerin elinde bulunduğu iddia edilen nükleer ve biyolojik silahların da bu örgütün eline geçme ihtimali bile nasıl bir tehlike çemberinde olduğumuzun açık kanıtıdır.