Türkiye’de her yıl yaklaşık 19 bin kadına meme kanseri teşhisi konuyor. ABD’de yapılan çalışmalar da 7 milyondan fazla kadının meme kanseriyle mücadele ettiğine işaret ediyor.
Kanserin erken evrelerde tespit edildiği durumlarda çoğu zaman hem tedavi olumlu sonuçlar veriyor hem de hastanın yaşam kalitesi önemli ölçüde artıyor. Ancak tedavi pek çok hasta için uzun, yorucu, yıpratıcı bir süreç. Üstelik hastalığı yenemeyen hastaların sayısı da azımsanamayacak düzeyde. Bu nedenle uzun yıllardır meme kanserini önleyici aşı çalışmaları yürütülüyor.
‘FAZ 1 DENEMELERİ OLDUKÇA SEVİNDİRİCİ’
Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki (UWSM) bir araştırma ekibi son 20 yıldır meme kanseri aşısı üzerinde çalışıyor. Bu çalışmanın birinci aşama insan denemelerinin sonuçları geçtiğimiz haftalarda açıklandı.
Bilim insanları, deneysel meme kanseri aşısının ‘HER2’ olarak bilinen ve kanser tümör hücrelerinin büyümesini teşvik eden bir proteinin üretimini önlemede etkili olduğunu kanıtladı. Çalışmanın en umut veren tarafı ise hiçbir katılımcının ciddi bir yan etki yaşamamış olması…
Araştırmaya ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mary. L. Nora Disis, “Sonuçlar aşının çok güvenli olduğunu gösterdi. Hastaların yaklaşık yarısında gördüğümüz en yaygın yan etkiler, Covid aşılarında gördüğümüze çok benziyordu. Bunlar; enjeksiyon bölgesinde kızarıklık ve şişlik, biraz ateş, titreme ve grip benzeri semptomlar. Şu ana kadar ortaya çıkan sonuçta Faz-1 denemeleri oldukça sevindirici… Güzel bir yoldayız” ifadelerini kullandı.
Bu güzel gelişme sonrası konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Genel Cerrahi Meme Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Pelin Basım, “Kanserlere karşı aşı geliştirmeyi amaçlayan tüm çalışmalar 21’inci yüzyılda en gözde bilimsel çalışmalar arasında yerini alıyor. Bunların hepsi oldukça umut verici gelişmeler. Bu son gelişme ise bilim camiası tarafından heyecanla takip edilen ve sonucu merakla beklenen bir çalışma” dedi.
Doç. Dr. Basım, şöyle devam etti:
-- Dünyada ve ülkemizde meme kanserinin görülme sıklığında belirgin bir artış yaşanıyor. 2000’li yılların başında 11 kadından 1’inde görülen meme kanseri sıklığı günümüzde 8’de 1 olarak ifade ediliyor. Bu artışın en önemli nedenlerinden birisi endüstriyel topluma tam geçişin sağlanması ve bunun getirdiği sosyoekonomik ve kültürel değişiklikler.
-- Bunların içinde sedanter yani hareketsiz Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıklarında hazır gıda tüketimine evrilen değişimler, aşırı stres yükü ve genetik mirasın git gide bozulması geliyor. Bir diğer ve daha az göz önünde olan faktör ise ortalama insan ömrünün uzuyor olması ve buna bağlı genetik kırılmalarda yaşanan artışlar.Hastalık gücünü böylesine artırıyorken aşı ile sorunun çözümünde adım atılması çok önemli… Henüz aşı başlangıç aşamasında… Kısıtlı sayıda insan üzerinde denendi ama çalışma daha da genişletilecek. Özellikle hastalığa yaklaşımı değiştirmesi ve tedavisi güç hastalara umut olduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim.”
FAZ-1 ÇALIŞMALARINDAN SONRA HANGİ AŞAMALARA GEÇİLECEK?
Faz-1 çalışmasında şimdilik olumlu bir sonuç alındı. Peki bundan sonra hangi aşamalardan geçilecek?
Bu soruma Doç. Dr. Basım, “Faz-1'de ilaç ve aşı uygulamalarında az sayıda gönüllü denekle uygulanan, farklı dozlarda aşı ya da ilaç kullanarak optimum dozu tespit etmeyi amaçlayan çalışma yapıldı. Faz-2 ve Faz-3 daha belirleyici olacak” cevabını verdi. Doç. Dr. Basım, şu bilgileri paylaştı:
Gözden