Türk tarihi açısından önemli bir arşiv vesikasına ulaşıldı.
Büyük Selçuklu Hükümdarı Tuğrul Bey'in, Bizans İmparatoru Konstantinos IX. Monomakhos'a gönderdiği Arapça mektup ilk kez gün yüzüne çıkartıldı. Mektubun ne zaman ve nerede yazıldığı bilinmezken, Berlin Eyalet Kütüphanesi'nden çıkartılan belge için "Ortaçağ Türk devletlerine ait nadide vesikalardan biri" yorumu yapıldı. Tek bir nüsha halinde günümüze ulaşan ve bugüne ilk kez tercüme edilen mektup, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nden Prof. Dr. Osman Özgüdenli tarafından ortaya çıkartılırken, söz konusu arşiv belgesinin Büyük Selçuklu-Bizans diplomatik ilişkilerine ışık tuttuğu bilgisi verildi.
Mektubun gönderildiği, Bizans İmparatoru Konstantinos IX. Monomakhos'un (soldaki) Hz. İsa ile tasvir edilen görüntüsü.
BİZİ ATEŞ KILDI
Gün yüzüne çıkartılan mektupta, Türk Hükümdarı Tuğrul Bey'in Bizans Hükümdarına göz dağı verdiği dikkat çekerken, mektubun günümüz Türkçesi ile tercümesi ise şöyle:
"Bu mektubumuz Rûm’un sahibi (Bizans) hükümdarınadır. -Allȃh ömrünü uzatsın!-Allȃh onu, İslȃm saadeti, tam imȃn ve Hakk’ın yardımıyla nasiplendirsin ve ona yetişkin askerler nasip etsin. Onu davet ettiğimiz ve ona sunduğumuz bu şeyde; kendisinin ve halkının selȃmeti, ülkesinin ve (sahip olduğu) nimetlerin korunması, askerlerinin ve memleketindeki halkın saadeti için selâmet vardır.
Onu davet ettiğimiz ve ona sunduğumuz bu şeyde; kendisinin ve halkının selȃmeti, ülkesinin ve (sahip olduğu) nimetlerin korunması, askerlerinin ve memleketindeki halkın saadeti için selâmet vardır. Bilsin ki, Yüce Allȃh bizi İran hükümdarlarının (ekȃsire) mülküne yerleştirdi ve hilȃfet tahtını müdafaaya ehil kıldı. Bizi, kınından çekilmiş, keskinliği körelmeyen bir kılıç ve sönmeyen bir ateş kıldı. Bize, büyük zaferler ve muvaff akiyetler ihsan etti."
"Bizim çelik kolumuzu, her yere yayılan, ölüme meydan okuyan, yüce dağlarda ve engin denizlerde ilerleseler dahi (oraları) müreffeh kılan, pazuları kuvvetli Türkler, Deylemliler ve Kürtlerden çeşitli kabilelerle güçlü kıldı. Biz, elçimizin dönüşünü müelliflerin isimlerinin zikredildiği görülmektedir.
Biz, elçimizin dönüşünü müelliflerin isimlerinin zikredildiği görülmektedir.
Yüce Emîr Ebû Mansûr Vehsûdȃn -Allȃh onları daima korusun!- Muvafakatini bekliyoruz.
O, düşüncesini söylesin ki, (biz de) buna göre hareket edelim; atlılarımızı ona doğru gönderelim, Yüce Allȃh’ın izniyle!
Arapça metin olarak yazılan mektubun içeriğine ait vesika.
GÖZDAĞI VERİYOR
Öte yandan Türk tarihi açısından önemli bir vesika olan mektubun içeriğini yorumlayan Prof. Dr. Özgüdenli ise şu bilgi ve notlara dikkat çekti:
"Son derece dikkatli bir şekilde ve büyük bir özenle seçilen bu kelimelerle, bir yandan Tuğrul Bey’in ihtişamı vurgulanırken diğer yandan Bizans İmparatoru’na gözdağı verilmek istendiğine şüphe yoktur.
Tuğrul Bey’in, 'Yüce Allȃh bizi İran hükümdarlarının mülküne yerleştirdi' ifadesiyle hȃkimiyetini, bir yandan eski Türk hükümranlık telakkisi dayandırırken, diğer yandan da kendisini eski İran hükümdarlarının tahtının sahibi olarak takdim ettiği görülür.
'Kınından çekilmiş, keskinliği körelmeyen bir kılıç' ve 'sönmeyen bir ateş' betimlemeleriyle, Tuğrul Bey’in sahip olduğu güç ve kabiliyetlere, 'büyük zaferler ve muvaffakiyetler' ibareleriyle ise elde ettiği başarılara atıfta bulunulmuştur."
Büyük Selçuklu Devleti'nin sınırları Fergana Vadisinden Anadolu'ya kadar uzanıyordu.
YEGANE ÖRNEK
Berlin Eyalet Kütüphanesi'nden gün yüzüne çıkartılan mektuba ilişkin bilgilerini de sıralayan Prof. Dr. Özgüdenli, "Selçuklu-Bizans ilişkilerinin kaynaklara çok az yansıyan diplomatik yönüne ışık tutmaktadır.
Tuğrul Bey, 447/1055-56 yılında gönderildiği anlaşılan bu mektup ile Bizans’tan mühim taleplerde bulunmuş, taleplerinin karşılanmaması ihtimaline karşı da ordusunun kudreti ile Bizans İmparatoru’na gözdağı vermiştir.
Söz konusu mektup, bütün bunların yanında, Tuğrul Bey’in Bizans ile yürüttüğü yoğun diplomatik ilişkilere ait günümüze ulaşan yegȃne örnek olması açısından da ayrıca dikkate değerdir" bilgisini de aktarıyor.