İçeride dini kitaplar furyası başlamıştır. Herkes yatarcasına okuyup birkaç ayda tasavvuf ehli olmaktadır. Koğuşun en sofusu olan ülkücü mahkûm, kıldığı istihare namazından sonra gelen rüyada ilk şafakta Mehdi´nin geleceğini, onların cezaevinden kurtaracağını görmüştür. Bu habere önce sofular, sonra bütün kovuş hemencecik inanır.
***
Mehdi´nin gelmesini rüyasında giren sofu ülkücü, koğuşa şöyle seslenir: 'Mehdî beyaz elbisesi ile yarın sabah geleceğinde sizin giymenizi beklemeyebilir. Onun için herkes üst başıyla yatacak. Çobanlarınızı, ayakkabılarınızı bile çıkarmayın. Mehdi´Ya Hakk!´ dediğinde peşine takılacağız'
Dinlerler aynen yapılır. Herkes giyinik olarak battaniyenin üzerine uzanır, ayakların da ranza demirlerinden dışarı sarkıtırlar.
Bu hali gören solcuların kovuş başkanı da arkadaşlarına sesini yükseltir:
'Siz de giyinin lan! Mehdi geldiğinde, ülkücülerin arasına biz de karışıp kendimizi dışarı atalım..
***
Bir iki saat sonra koğuştaki bütün mahkumların giyinik yattığını gören bir asker, yüzbaşının karşısına çıkar:
'Komutanım bu gece solcular da sağcılar da ayakkabı ile yattılar. Sanırım büyük bir olay olacak.'
Yüzbaşı hemen bir manga askerle koğuşa gilip bağırır:
'Ne bu hal lan? Giynik olarak, üstelik ayakkabı ile yatılır mı?'
Bizim sofu ülkücü izahat verir:
'Yüzbaşım ilk şafakta Mehdî gelecek buraya.'
Yüzbaşı solculara döner:
'Siz niye çıkarmadınız ayakkabılarınızı?'
'Komutanım biz de ülkücülerin arasına karışıp kendimizi kurtaracağız.'
'Ulan siz Allah´a bile inanmazsınız... Mehdi´ye nasıl inandınız?'
'Yüzbaşım, ya gelirse?'
***
'Yüzbaşı bu defa bir manga askere dönüp sertçe bağırır:
'Duydunuz mu lan! Bu gece yatmak yok. Sabaha kadar elleriniz tetikte olacak. Koğuşta ya da koridorda beyaz elbiseli bir adam görürseniz vurun!'