Yurdun doğusu-batısı, Kuzeyi-güneyi artık, silahların bir an önce susması ve barışın sağlanması herkesin ortak temennisiydi. Her şeye rağmen Çözüm süreci başladı ve ülkede 7?den 70?e herkesin geleceğe ve barışa dair ümitleri arttı. Şer odaklarının ve bu ülkenin kalkınmasını istemeyenlerin türlü türlü çabalarına rağmen Çözüm Süreci inatla sürdürülüyor. Hem hükümet hem de PKK-HDP yakalanan bu barışın iplerini bırakmamakta kararlı.
Son bir yıldan beri silahların susması ve eylemsizlik süreci haliyle yaptığı tahribat ve verdiği zararlarda azaldı. Bu da iki türlü pozitif etkisini de hissettirmeye başladı. Türk halkının doğrudan katlanmak zorunda kalmayacağı doğrudan ekonomik maliyetler ve ikinci aşaması da dolaylı maliyetlerdir. Doğrudan maliyetin direk olarak yatırıma dönüşmeye başlamasının etkisini sanırım ülke olarak görmeye başladık. Terörle mücadele uğurunda harcandığı öngörülen 1 trilyon doların direk olarak yatırıma dönüşmüş olmasını bir hayal edin?
Yıllardır terörle boğuşan Güneydoğu Anadolu bölgemiz bu çözüm sürecinde büyük kazanımlar elde ettiğini biraz da rakamlarla ortaya koymak lazım.
GAP eylem planı çerçevesinde üretim faaliyetlerine büyük destek verildi. Bu sayede bölgeden yapılan ihracatta büyük artış yaşandı. 16 yıl önce toplam ihracatın sadece yüzde 1.8?i Güneydoğu Anadolu Bölgesinden yapılıyordu. 2010 yıllarda bu rakam yüzde 4.55?e ve 2013 yılında ise yüzde 5.85?e ve 2014 yılında ise bu rakamın yüzde 7.80 dolaylarında olması öngörülüyor. Yani başka bir deyişle 15 yıl önce 503 milyon dolar olan bölge ihracatı, 2010 yılında 5.1 milyar dolar ve 2013 yılı sonunda ise 8.8 milyar dolar ve 2014 yılında ise bu rakamın 10.5 milyar dolara yükselmiş.
Bu sadece işin bir boyutu. Bu gelişmeleri yapılan bütün karalamalara ve eleştirilere rağmen, hem bölge hem de ülke insanı fark etmiştir. Bu rakamlar sürecin devamı halinde ne boyutlara ulaşacağı aşikar. Diğer yatırımlarla ülke ve bölge ekonomisine katkısının ne olacağı ortada.
Bütün bunlar yaşanırken, sürecin bitmesi, bölgede tekrar silahların patlaması için uğraşan kesimlerin bütün uğraş çabaları sonuçsuz kalıyor. En son olarak Cizre?de yaşanan PKK- Hüda-Par arasındaki çatışma bu fitne tohumlarının yeni bir sahnesi. Aslında yeni değil. Bu sahneleri yıllar ülke olarak yaşadık. Aynı sahneleri bize tekrar tekrar izlettirmeye çalışıyorlar. Hem PKK hem Hüda-Par hem de hükümet işin içerisinde derin parmaklar hatta parelel yapılanmanın olduğunu açıkladı. Umarım bu duyarlılık her olayda devam eder de bölgeye barış tamamen hakim olur. Aksi taktirde bölgede tekrar yaşanacak bir PKK-HÜDA-PAR savaşının kimin işine yarayacağını hepimiz iyi biliyoruz?.