admin admin

Tarih: 26.04.2017 15:08

Stresle Mücadele

Facebook Twitter Linked-in

Ani olarak senelerdir görmediği oğlunu gören anne bir anda kalp krizi geçirip ölebiliyor. Annesinin kanser olduğunu öğrenen bir kadın bir süre sonra aynı hastalığa yakalanabiliyor. Hastanelerde bu tip olayları daha sık duyarız. Başımdan geçen birkaç olayı anlatayım...

Babası beyin kanaması geçiren bir kadın bu durumu öğrenince fenalaştığında psikolojik zannedip bir süre dinlendirmiştik. Sonunda kadın düzelmeyince nöroloji doktorundan konsültasyon istedik, çekilen emarlar hastanın stroke (inme) geçirdiğini gösteriyordu. Hasta felç olmak üzereydi. Anjioya aldığımız kadın erken müdahale ile beynindeki pıhtı eritilerek kurtuldu. Demek ki stres, sıkıntı, üzüntü bizi çok etkiliyor.

Ben küçüktüm. Dedem vefat etmişti. Zeki Bey diye çok yakın bir arkadaşı vardı. Dedem 92 yaşındaydı ama dinçti. Hemen hemen her gün dedemle yaşıt olan Zeki Bey ya telefonla ya da yüzyüze görüşürlerdi. Dedemin cenazesinde Zeki Bey çok bitkin ve üzgündü. Eve gidip eşine ben can yoldaşımı kaybettim daha fazla yaşayamam dediğini ve ertesi günde hayata veda ettiğini hatırlıyorum.

Babamın cenazesinde ise ikinci gün misafirleri kabul ederken babamın kuzeni geldi. Başka bir şehirde oturuyordu ve vefat haberini 2. gün alabilmişti. Sami amca uzun zaman babamla beraber kalmış, beraber büyümüşlerdi. Hem babamın vefatına çok üzülmüş hem de cenazeye katılamadığı için sıkıntı duyuyordu. Yetmişli yaşlardaydı Sami amca... Yüreği büyük bir insandı. Salonda taziye verdikten sonra biraz oturdu. Akşama doğru ayağa kalkıp vedalaştık. Birden sendeledi ve halıya yığıldı. Ayağı takıldı sandık, yürüyemiyor, konuşamıyordu. Hemen ambulansa haber verdik. Beyin kanaması geçiriyordu, çok üzülmüştüm. Stres ona da ağır gelmişti.

Eşimin eniştesi çok iyi bir insandı. Dededen yadigar bir elmas broşu vardı. Maddi ihtiyaç olduğunda o broşu satmak istedi. Gösterdiği kişiler bunun antika değerinde olduğunu söyleyince bir antikacıya satmak için diyalog başlattı. Ancak satın almak isteyen kişiler aslında tarihi eser kaçakcılarını takip eden polislerdi. Eniştemi de kaçakçı zannederek tutukladılar. Ne yapsa boşunaydı, büyük annesinin broşlu resimlerini mahkemeye sundu ancak o şekilde kurtulabildi. Ama bu süre içerisinde 1-1.5 ay hapis yatmış ve kötü muamele görmüş başına gelmeyen kalmamıştı. Hapisten çıktığı gün eve adımını atarken fenalaştı. Kalbi durmuştu. Genç yaşında strese yenik düştü.

Oysa hayat kısaydı ve daha yaşanacak nice güzel şeyler vardı. Stresle mücadele etmek ve kendimizi rahatlatmak ne kadar önemliydi. Strese reaksiyon vermek ve karşılaştığımız zorluklara gülüp geçmek ne kadar ehemmiyetliydi. Arkamızda eşimiz, çocuklarımız, anne ve babamız ve bizi sevenler varken yaşadığmız sıkıntılara göğüs germek, o sıkıntılarla alay etmek ve dalga geçmeye ne kadar ihtiyacımız vardı.

Bilim adamları gülmenin ne kadar büyük bir ilaç olduğunu bilirler. Hem de bedavadır. Hava bedava su bedava sözündeki sudan bile daha bedava... Bazen düşünürüm hava paketlenip satılabilen birşey olsa, bedava olmazdı herhalde... Ama gülmek her zaman bedava... 

Gülmek bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, kan akışını ve kanın oksijenlenmesini arttırır. Stresi azaltır. Bir saatlik bir komedi filmi seyretmek hücrelerinizde 12 saat boyunca T ve B lenfositlerini, immunglobulinleri aktive ederek vücuttaki toksik maddelerle savaşı arttırır. Kanser oluşumunu önler, kanserli hastalarda ise tümörle savaşı kuvvetlendirir. Haberlerde genelde iyi haber yok, çünkü iyi haberin haber değeri yoktur. Haber seyretmeyin... Onun yerine komedi filmi seyredin, sizi sevenlerle mutlu vakit geçirmeye çalışın ve mutlu olun... Sağlıklı kalın... 

Doç. Dr. Onur Sıldıroğlu

Radyoloji Uzmanı


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —